16 Aralık 2013 Pazartesi

Çilekli Sakız



Ona içimden geldiği gibi, duygulanarak okuyacağını bildiğim tek bir satırlık mesajlar yazmayı, ay dönümlerinde uzun uzadıya mail atmayı, beraber seyahat etmeyi, konserlere gitmeyi, kavga etmeyi, gözlerim açık öpüyorum diye kavga etmeyi,ilklerimi- ilklerini birlikte yaşamayı, sonrasında ilklerimizi yazmayı, sevmeyi sevilmeyi belki de sevişmeyi özledim. Bunları içinden gelerek yaptığım o eşsiz günleri özledim.

Ve şimdi ikimiz çok ayrı yerlerde. Aramızda okyanuslar, kıtalar var. Üstelik ayrılalı aylar, yıllar geçmiş. O GEÇMEMİŞ GİBİ.

Çünkü ben ne zaman çilekli sakız kokusu duysam, onu hatırlar özlem dolarım. Çünkü bizim ilk çiğnediğimiz sakız (tabiiki bir değil) çilekliydi. Ve benim tepkim "bu ne ya çok şekerli fakat kokusu çok güzeeel."di. Çünkü onun kokusundan sonra ilk aldığım koku, çilekli sakız kokusuydu.

Ne tuhaf. Sanki hiç yaşanmamış gibi hayal gibi. Oysa hafızama o kadar net kazınmış şeyler var ki.. Çilek kokusu duyunca açığa çıkması bu yüzden.